Bilgi toplumu olmak istediğimiz, AB ile uyum sürecine girmeye çalıştığımız şu dönemde ön planda olmayan ÇEVİRİ bütün bu gelişmeler açısından hayati önemi olan bir konu.
Ülke çıkarlarını dışarıda temsil eden devlet adamlarımızdan, diplomatlarımızdan dış ticaret temsilcilerimize, iş adamlarımızdan sporcularımıza, kısacası kültürel ve sosyal alanda uğraş veren herkesin ihtiyacıdır ÇEVİRİ.
ÇEVİRİ uluslararası ilişkinin her aşamasında iki ayrı dil ve kültür arasında yazılı-sözlü iletişimi sağlayan, uygulama alanlarına göre kendi içinde uzmanlaşma ve profesyonellik isteyen başlı başına bir meslek dalıdır.
Teknoloji alanında son yıllarda yaşanan gelişmeler, ülkemizin teknoloji transferi, ithalat ve dışa açılmada yoğun çabalara girmesiyle özellikle kaliteli çeviriye duyulan ihtiyaç katlanarak artmıştır.
Özellikle yeni kavramlar ve terimleri gerektiren, sürekli gelişim içinde olan teknik ve hukuk alanlarında çeviri ihtiyacı gözle görülür bir şekilde artmaktadır.
Hızla ve sürekli artan çeviri ihtiyacı, özel ve resmi kurumların bünyelerinde, istihdam ettikleri çevirmenler, serbest çevirmenler, çeviri büroları ve çeviri firmaları tarafından karşılanmaya çalışılmaktadır.
Çevirmenliği gerçek anlamda meslek edinmiş olan, zamanını ve emeğini bu konuda yoğunlaştıran profesyonel çevirmen sayısı yeterli olmadığı için ciddi bir açık meydana gelmektedir. Bu açık, boş zamanlarını çeviri yaparak, ek kazanç sağlayan çeşitli meslek temsilcileri ile kapatılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu durum ihtiyacı yeteri kadar karşılamamakta, daha da önemlisi, bilgi çağına yaraşır bir düzeyde kaliteli çeviri üretilememektedir.
Bu nedenledir ki gerek bilgi toplumu olma yolunda, gerekse AB’ye uyum sürecinde yol almak isteyen ülkemizde daha fazla profesyonel çevirmene ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacın ne kadar büyük olduğu, çeşitli dillerde ciddi anlamda konusunda uzman profesyonel çevirmenlerin aranmasından da anlaşılmaktadır. Üstelik sadece İngilizce, Almanca, Fransızca gibi önemi bilinen dillerde değil, diğer Avrupa ve Asya dillerinde de profesyonel çevirmenlere duyulan ihtiyaç açıkça ortadadır.
Gelişmiş ülkelerde çevirmenlik mesleğinin meslekler literatüründeki ve ücretler skalasındaki yerine bakıldığında çeviriye ve çevirmene verilen önem anlaşılır. Böyle bir güçlü statünün oluşmasında bu ülkelerde yıllardan beri çevirmenlik eğitiminde izlenen olumlu politikaların da rolü açıktır.
Ülkemizde çevirmenlik eğitimi, 1993-94 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi’nde İngilizce Mütercim – Tercümanlık Bölümünde, bir yıl sonra da Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenci almasıyla başladı. Sonraki yıllarda çeşitli üniversitelerde açılan mütercim tercümanlık bölümleriyle birlikte halen her yıl yaklaşık 400 kadar öğrenci alan 7 ayrı kurumda İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinde çeviri eğitimi yürütülmekte ve bu bölümlerde sektörün bir kısım ihtiyacına cevap veren çevirmenler yetiştirilmektedir.
Henüz ergenlik çağını yaşayan çevirmenlik eğitiminden beklenen, bu okulların alanlarında uzmanlaşmaları ve iş dünyasının reel ihtiyaçlarını dikkate almalarıdır. Dolayısıyla bu okulların, mezununu talep eden sektörlerle/piyasalarla yeterli düzeyde işbirliği ve dayanışmayı oluşturmaları gerekmektedir. Bu ilişkiler açısından olumlu gelişmeler olmakla beraber henüz yolun başında sayılırız.
Yetersiz birçok insan çevirmenlik yaparak hem kendileri ağır bir yük altında kalmakta hem de iş sahiplerine ve sektöre zarar vermektedir. Piyasada ve kurumlarda çeviri hatalarının ve kalite düşüklüğünün yol açtığı zararların boyutları sanıldığından da büyüktür ve milli ekonomimizde kalem tutacak bir kayıptır. Ülkemizde çeviri ve çevirmenliğin standartları ve normları, etik kuralları ve mesleki gerekleri yeni yeni oluşmakta ve önemi de yeni anlaşılmaktadır.